İnsan gözü 400 nm ile 760 nm arasında dalga boylarına sahip ışıkları görür. Dalga boyu küçüldükçe mavimsi, dalga boyu büyüdükçe kırmızımsı renkler görülür. 760 nm'nin üzerinde infrared, 400 nm altında ise ultraviole (UV) yani mor ötesi radyasyon başlar. UV radyasyon güneş ışınlarının %5'ini oluşturmasına rağmen çok tehlikelidir.Diğer taraftan UV ışığın çoğu atmosfer tarafından emilmektedir ve çok küçük dalga boyları yeryüzüne ulaşamamaktadır. Bulutlu havalarda emilim daha da artmaktadır. 

UV ışık yeryüzünden yansıtılır. Toprak ve çimen %1-5, su %3-13 arası yansıtırken kar %88'e kadar yansıma yapabilir. UV etkisi yükseklerde artar, zira filtre edecek atmosfer azalmaktadır. Dağcılarda tırmanma sırasında, güneşin sıcaklık etkisinin azalmasına rağmen güneş yanığı olma olasılığı daha fazladır. Dağa tırmananlar ve kar kayağı yapanlar UV radyasyona en fazla maruz kalanlardır. Gözün yapısındaki belli özellikler UV'ye karşı koruma sağlar. Gözlerin yatay düzlemde yerleşmiş olması ve kemik yapısı önemli koruma faktörleridir. Daha ileri anatomik korunma burun, kaş ve yanakla sağlanır. Göz kapaklarının fazla ışıkta kapanması da koruyucu faktörlerden birisidir. 

Göze ulaşan UV ışınların da ancak bir kısmı gözün iç kısmındaki retinaya ulaşabilmektedir. Zira kornea ve lenste oldukça fazla emilim gerçekleşmektedir. UV'ye yüksek dozda ve uzun süreli maruz kalma durumlarında klinik etkiler ortaya çıkmaya başlamaktadır. Akut olarak UV ile karşılaşma sonrası 6 saat içinde yüzeyel punktat keratopati gelişmektedir. Bu duruma kaynakçılarda ve kar ile uğraşanlarda sık rastlanır ve bu duruma "kar körlüğü"adı verilmektedir. Bu fotokeratit tablosu oldukça ağrılı olup 8-12 saat içinde kendiliğinden iyileşir. Kayakçıların günde 12 saatten fazla kaymaları fotokeratit için ciddi tehlike oluşturur. 

Uzun süre güneşe maruz kalanlarda halk arasında et büyümesi diye bilinen pterjiyum veya pinguekula gelişebilir. Lensin içindeki proteinlerin yapısını bozarak katarakt oluşumuna yol açabilir. Sinir tabakası üzerinde de esaslı tesirleri vardır.UV ışığın tüm bu zararları göz önüne alındığında milyonlarca insanın bundan korunması gündeme gelmektedir. Halk sağlığı açısından insanların en azından 10:00-14:00 saatleri arasında güneş gözlüğü kullanması gerekmektedir. UV emen kontakt lens ve göz içi lensler de mevcuttur.

UV'den korunmanın en kolay yolu tabi ki kapalı alanlarda kalmaktır. Gün içinde açık ortamlarda bulunurken giyilen şapka ve uygun şekilde kullanılan güneş gözlükleriyle göze gelen UV'den %95 oranında korunulabilir. Kullanılan gözlüklerde özel UV ışınları engelleyen elemanlar olmaksızın sadece cam yerine plastik gözlük seçilmesi bile UV'nin göze girmesini engelleyen önemli bir faktördür. Lensler, kromoforlar sayesinde UV radyasyonu filtre ederler. Bunlar, lenslere renk veya koyuluk vermedikleri için, direkt lensin renk ve koyuluğuna bakarak UV emilimi konusunda fikir sahibi olamayız. 

Fotokromik lensler UV ışığa maruz kalınca renk değiştirirler ve oldukça iyi bir filtrasyon sağlarlar. Gözlüklerin şekli ve göz önünde duruş pozisyonları da UV'den korunma için önem taşımaktadır. Göz çevresini çepeçevre saran gözlük şekilleri en kıymetli koruyuculardır. 

Bunun yanında güneş gözlüklerinin lensleri de optik olarak kaliteli olmalı, çizik olmamalıdır. Lensin hafif bir esnemesinde üzerinde pigment defektleri oluşmamalıdır.