* Güneş Gözlügü Alırken Nelere Dikkat Etmeli?


Güneş gözlüklerinin cam renginin duman ve kahverengi olması gerekiyor. Amber ve turuncu renkte güneş gözlüğü camları, trafik ışıklarının renklerini algılamakta zorluk çekilmesine neden oluyor. Trafikte araç kullanırken kesinlikle bu renkte güneş gözlüğü takılmamalıdır. Yine mavi renkli camların, güneş ışınlarının daha çok göze yansımasına neden olduğu için bu cam renkli gözlüklerde tercih edilmemelidir.

Yanlış güneş gözlüğü seçiminin göz hastalıklarına neden olabilecek ciddi sorunlar yaratabilir 'Seyyar tezgahlarda satılan güneş gözlüklerinden çok, ultraviyole ışınlarını kestiğine dair sertifikası bulunan gözlükler tercih edilmelidir. Güneş gözlüklerinde ultraviyole ya da morötesi ışınları kestiğine dair bir tescilin olması gerekmektedir' dedi.

'Satın alınan güneş gözlüğünü ışığa karşı tutun. Ardından gözlüğü aşağı yukarı oynatın. Böyle yaptığınızda camında dalgalanmalar oluyorsa gözlük camı kalitesizdir. Camda çizik olmamalıdır.'

Güneş gözlüğü seçiminin yüz şekline göre yapılması gerektiğini, gözlüğün yüze tam olarak oturmaması durumunda gözün, yan kısımlardan sızan zararlı güneşin ışınlarına maruz kalabilir.

 

* Mithat Paşa Kimdir (1822 - 1884) ?


     18 Ekim 1822'de İstanbul'da doğdu. Çocukluğunu İstanbul'da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç'te (Lofça) geçirdi. Özel eğitim gördü. 1834'te Divan-ı Humayün kaleminde görev aldı. Burada kendisine Midhat mahlası verildi. Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi. Divan-ı Humayün'ün görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela'nın katipleri arasında yer aldı. 1840'ta Sadaret Mektubi Kaleminde yer aldı.
    1842-46 arasında tahrirat katibi yardımcısı olarak Şam ve Sayda'da, 1846'dan sonra divan katibi olarak Konya ve Kastamonu'da görev yaptı. 1849'da İstanbul'a dönerek Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'de Mazbata Kalemi katibi, ertesi yıl serhalife oldu. 1852'de Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'nin Anadolu Kalemi'nin ikinci katipliğine atandı. 1854'te sadrazam olan Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa tarafından Rumeli'de yaygınlaşan isyan ve eşkiyalık olaylarını bastırmak gibi, yerine getirilmesi güç bir işle görevlendirildi. Bulgaristan'da düzeni sağladıktan (1857) sonra, Avrupa'nın başlıca kentlerini kapsayan altı aylık bir inceleme gezisine çıktı.
    İstanbul'a dönüşünde Serasker Rıza paşa ile birlikte Kuleli Olayı(1859) olarak bilinen ve Abdülmecid'i devirmeyi amaçlayan suikast girişiminin soruşturmasını yürütmekle görevlendirildi. Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın ikinci sadrazamlığı sırasında, 1861'de vezir rütbesiyle Niş Valiliğine atandı. Başarılı reformlarından dolayı, Abdülaziz tarafından uygulamaları doğrultusunda genel bir reform programı hazırlamakla görevlendirildi. 1864'te Silistre, Vidin ve Niş'in birleştirilmesiyle oluşturulan Tuna Vilayeti'nin başına getirildi ve Osmanlı idari düzenini yeniden belirleyen Vilayet Nizamnamesi'nin uygulanmasına (1864-67) öncülük etti. Vilayet merkezinden köylere kadar yeni meclisler, bayındırlık, fen ve eğitim işlerine bakacak daire müdürlükleri oluşturdu. Ziraat Bankası'nın çekirdeğini oluşturan Memleket Sandığı'nı kurdu. Vergi türlerini ve yükümlülüğünü azaltan düzenlemeler yaptı. Niş valisiyken açtığı ıslahhane adlı sivil teknik okulları yaygınlaştırdı. 1868'de İstanbul'a çağrılarak Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'yi yeniden düzenlemekle görevlendirildi. Meclisin idari ve yargısal işlevlerini birbirinden ayırarak Şüra-yı Devlet ve Divan-ı Ahkam-Adliye'yi kurdu. Şüra-yı Devlet başkanı olarak eğitim ve maliye gibi alanlarda yeni nizamnameler hazırladı. İstanbul Emniyet Sandığının ve ilk sanayi mektebinin kurulmasına öncülük etti. 1869'da vali olarak bulunduğu Bağdat'ta da başarılı reformlar yaptı.

    Temmuz 1872'de Abdülaziz tarafından Mahmud Nedim Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirildi. Fakat saraydan bağımsız, bir tutum izlediğinden, bu makamda yalnızca üç ay kalabildi. 1873 başlarında adliye nazırlığına getirildi. Temsili meclisin gerekliliğine ilişkin layiha hazırlaması üzerine Eylül 1873'te Selanik valiliğine atanarak merkezden uzaklaştırıldı. 1875'te yeniden adliye nazırı olduysa da Sadrazam Mehmed Nedim Paşa'yla görüş ayrılığı nedeniyle üç ay sonra istifa etti. II. Abdülhamid tarafından 17 Aralık 1876'da sadrazamlığa atanan Midhat Paşa, uzun süreden beri üzerinde çalıştığı ve Ziya Paşa ile Namık Kemal'in katkılarıyla tamamladığı anayasa taslağını Padişaha sundu.
    "Kanun-ı Cedid" adlı bu taslağı geri çeviren II. Abdülhamid, Fransız Anayasasını çevirterek yeni bir taslak hazırlattı ve Padişaha "tehlikeli kişileri" sürgüne gönderme yetkisi veren, ünlü 113. maddeyi de ekletti. Kanun-i Esasi olarak bilinen anayasa, kesin biçimini aldıktan sonra, padişahın hatt-ı hümayunuyla kabul ve ilan edildi. (23 Aralık 1876) Midhat Paşa'nın saraya karşı tutumundan rahatsız olan II. Abdülhamid, Midhat Paşa'yı 5 Şubat 1877'de sadrazamlıktan alarak ülkeyi terk etmesini emretti. Bir süre Avrupa'da kalan ve ertesi yıl Girit'e dönmesine izin verilen Midhat Paşa, Aralık 1878'de Suriye valiliğine atandı.
    Abdülaziz'in öldürülmesi ile suçlanarak, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile birlikte sorguya çekilmesi kararı alınınca İzmir'de Fransız Konsolosluğuna sığındı (1881). Ama kısa bir süre sonra hükümetin güvence vermesi üzerine teslim oldu. Yıldız Mahkemesi olarak bilinen yargılamada, Abdülaziz'in ölümüne neden olmaktan suçlu bulundu ve ölüme mahkum edildi. İngiltere'nin müdahalesiyle cezası ömür boyu hapse çevrildi ve Taif'e gönderildi. II. Abdülhamid'in emriyle 8 Mayıs 1884 gecesi öldürüldü.

 

* Numaralı Gözlük Alırken Nelere Dikkat Etmeli ?


Modern çerçevelerin alt kenarları yanaklara doğru eğimli şekilde tasarlanarak imal edilirler.

Gözlük camlarının bu biçimdeki pozisyonu gözlüğün yüz düzlemi hatlarına daha yakın olmasına, primer ve yakın bakışta da optik merkezden bakmaya imkan verir.Yüzün diğer düzelmemi çerçevenin pozisyonu acısı arasındaki açı pantoskopik açısı olarak bilinir.

Gözün bütün noktalarının etrafında döndüğü farz edilen hayalı noktaya rotasyon merkezi denir. Primer bakışla yakın bakış arasında da 5-10 derecelik bir acı vardır. çerçeve acısına bağlı olarak sap acısının yükselmesinde retroskopik acı denir. başka bir ifade ilede yüzün dikey düzleminden çerçevenin alt düzleminin uzaklaşma acısıdır. örneğin, gözlük altı yanaklara değiyorsa retroskopik açı artırılarak pantoskopik açı azaltılır.

Retroskopik açı pantoskopik açıda azalmayı ifade eder. Yüksek diyoprili bir camda söz konusu olduğunda pantoskopik açı eğiliminin artması kullanıcı için kırıtik rahatsız edici istenmeyen yeni diyopri olşmasına neden olur.

 

* Gözlüğün Tarihçesi


GÖRME OPTİĞİ VE CAMLARLA İLGİLİ ARASTIRMALARI YAPAN , 965 YILINDA BASRADA DUNYAYA GELEN , EBU ALİ ELHASAN İBN EL HAYTAM DONEMİN EN BUYUK ARASTIRMACILARINDAN VE İSLAM FİZİKCİLERİNDENDİR 996-1020 YILLARINDA AKADEMI ADI VERİLEN BİR OKULDA CALISMAK UZERE KAHİREYE GİTTİ KENDISI HIC BIR OPTİK YARDINCI GEREC ÜRETMEMİS OLMASINA RAGMEN , OPTİK DALININ GELİSİMINDE VE DAHA SONRA GOZLÜGÜN KESFİNE SEBEP OLAN ADESENİN İCADINA YOL ACMASINA COK ONEMLİ KATKILARDA BULUNMUSDUR.

Şüphesiz tarih boyunca tüm insanlarda görme kusuru olmuştur. 13. Yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse sonradan göz bozukluğu olan insanlar, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapamamaya hatta evden dışarı çıkamamaya mahkumdular.

Aslında gözlüğün ana malzemesi olan camın tarihi 4 500 yıl evveline kadar gidiyor. Antik dünya insanlarının optik hakkında bilgileri olduğu, camın belirli bir formunun cisimleri büyüttüğünü fark ettikleri biliniyor. Halta milattan önce l000 yıllarına ait, büyüteç olarak kullanılmış cam örneklerine Girit'teki kazılarda rastlanılmıştır. Ne var ki büyütecin cam haline gelmesi çok zaman aldı.

Gözlüğü ilk bulan kişinin kim olduğu bilinmiyor. İnsanlık tarihinin büyük teşekkür borçlu olduğu, bu parlak buluşu gerçekleştiren kişinin kim olduğu bütün araştırmalara rağmen hala sırrını koruyor. Bu kişinin 1250 veya 1280 yıllarında Venedik'te yaşamış olması büyük bir olasılık, çünkü 13. Yüzyılda, Ortaçağda Venedik, İtalya'da cam üretimiyle ünlü olan bir yerdi.

İlk gözlüklerin mercekleri konveks, yani dışbükeydi ve sadece yakını görme problemi olanların işlerine yarıyordu. Uzağı görme sorunu olanların derdine çare olacak konkav (içbükey) merceklerin üretilmesi için yüzyıl geçmesi gerekecekti. Görüldüğü gibi gözlüğün tarih içindeki gelişmesi oldukça yavaştır.

Uzağı görme sorununu yani miyopluğu düzeltecek merceklerin ancak 15. yüzyılda yapılabilmesinin sebebi o tarihlerde, gözlüğün daha çok yakını okuma amaçlı kullanılması, uzağı görememenin o kadar önemsenmemesi ve içbükey merceklerin imalinin daha zor ve pahalı olmalarıydı.

Gözlük icat edildikten ancak 350 yıl sonra düşmeden yüzün ortasına tutturulabildi. Aslında bu gözlük tarihindeki en son ve önemli buluştu. Edward Scarlett 1730'da Londra'da sabit gözlük sapını icat etti. Saplar kafaya göre ayarlanabildiği için gözlük burun üzerine daha az ağırlık yapıyor, düşme tehlikesi de önlenmiş oluyordu.

Ancak tüm bu yavaş gelişmeye karşın gözlüğün insanlığa hizmeti büyük oldu, en azından onların yaşama bağlılıklarını arttırdı. Matbaanın icadından, basılan kitap ve gazete sayısının artmasından sonra gözlük lüks olmaktan çıkıp tam bir ihtiyaç oldu.

14. Yüzyıl ortalarında İtalyanlar gözlük camlarına belki şekillerindeki benzerlikten dolayı 'mercimek' anlamında 'lenticchie' adını verdiler. İngilizcesi de 'lentis' olan mercimek, yaklaşık iki yüzyıl gözlük camı anlamında da kullanıldı. Günümüzde kullanılan 'lens' adının kökeni de bu sebeple mercimeğe dayanıyor.

İlk gözlükçü dükkanı 1783'de Philadelphia'da açıldı. Francis Mc Allister dükkanında gözlükleri bir sepetin içine yığıyor, müşteriler de bunları tek tek deneyerek gözlerine uygun geleni alıyorlardı.

İlk güneş gözlüklerinin 1430'lu yıllarda Çinliler tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz? Ateşte dumanın isi ile kararttıkları gözlükler görme kusurlarını düzeltmek için değildi. Sanılacağı gibi Güneş'ten korunmak için de değildi. Çinliler başta mahkemeler olmak üzere bir çok yerde gözleri görünmesin, düşünceleri göz ifadelerinden belli olmasın diye bu koyu renkli gözlükleri takıyorlardı. Daha sonraları İtalya'dan Çin'e numaralı gözlükler de getirildi ama Çinliler onların da çoğunu iste kararttılar.